13.05.2013

Futbol Asla Şiddet Değildir




12 Mayıs 2012 Galatasaray - Fenerbahçe maçıyla alakalı olarak ;

Irkçılık

Sahada Fenerbahçe'den 4 , Galatasaray'dan 2 siyahi futbolcu var (Ben normalde zenci derim çünkü çok sevdiğim , sempatik bulduğum , en ufak bir art niyetim olmayan bir söylemdir ama doğru karşılanmadığı için siyahi diyebildim. Bence bu daha kötü , o ayrı)  Bir taraftar çıkıp sahaya muz sallıyor , diğeri sosyal medyadan Didier Drogba'ya hakaret ediyor. Bunu yapan bir Fenerbahçe taraftarı ama Drogba'nın da Instagram'da yazdığı gibi "En üzücü olanı ise bana maymun diyorsun ama benim 'maymun' kardeşim Webo dün 2 gol attığında havalara sıçradığını unuttun"

Bunu belli bir kulübe ya da taraftara yöneltemem ama yakın zamanda yaşananlar ; Emre Belözoğlu'nun Zokora'ya hakareti , daha sonrasında Zokora'yısiyah poşetleri kafasına geçirip protesto etmeye çalışanlar ve Emre Belözoğlu'na verilen tarihi komiklikteki ceza. Biz zaten ülke olarak hiçbir zaman ılımlı olmadık , olamadık. Bugün Drogba'ya destek vermek isteyen insanlar bile malum taraftarın sosyal medya hesaplarına ırkçı söylemler ve şiddet mesajları yağdırıyor. Neresinden tutsan elinde kalıyor ya işte , neyse.
Anlayana ; maç içinde neredeyse bütün siyahi oyuncuların olayların dışında kalma çabası da bize en güzel cevaptır.  Çünkü biz işimize gelince onları dışlamayı çok iyi biliriz , onlar da kendi kara parçalarında bizim aç gözlülüğümüzün sefaletinin gölgesinde yaşamayı iyi bilirler. Utanç müzesi gibiyiz.

Kötü Örnek

Maçtan önce Aykut Kocaman'ın çıkıp "Alkışlamayı düşünmüyoruz , böyle şeyler için erken" demesiyle başlayan bir süreç. Sonrasında Aziz Yıldırım'ın tamamiyle Galatasaray'ı hedef alan söylemleri ve nihayetinde sahaya kadar yansıyan nefret. Daha sahaya bile çıkmadan 9 sene öncesinde Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi alkışlamadığını söyleyen Emre Belözoğlu da olaya kendince dahil oldu tabi. Aynı Emre Belözoğlu'nun rakibini yerden kaldırmak isteyen Melo'yu itmesi de unutulmayacaktır. Volkan Demirel'in maç sonu röportajında "Taraftarlarımızdan özür diliyorum" demesi bile her şey özetlemek için yeterli , çünkü Volkan sadece sahada olmayacağı maçlar için kendi taraftarına karşı futbolca bir kabahat işlediğini düşünüyor. Oysa maçın başında hiçbir şey yokken Drogba'yı ittirmesinin , Sabri Sarıoğlu'yla gırtlak gırtlağa sarılmasının bu ülkenin gençlerine nasıl örnek olacağını düşünümüyor. Sabri için de aynı şeyler geçerli fakat Sabri'yi provakatör ilan eden Volkan'ın geçmişini ve saha içi şiddet faaliyetlerini de biliyoruz. Artık birisi Volkan'a gereken uyarıyı yapmayacak mı ? Sabri'ye de yapılsın , biraz olsun ortamı gerdiyse Eboue'ye de yapılsın ama artık bir şeyler karşılığını bulsun.
Tabi bütün bunların yanında maçın başından sonuna kadar rakibi olmasına rağmen Drogba'yı her pozisyonda oradan çekip götürmeye çalışan Yobo'yu da geçen sefer olduğu gibi tebrik ediyorum , maçın en iyisi oydu.

Basın

Galatasaray , bitime 2 hafta kala şampiyon sıfatıyla Kadiköy'e gelmiş , rakibiyle arasında 10 puan fark var. Basınımız sağolsun bu maçın bile tansiyonunu arttıkmak için elinden geleni yaptı ve kısmen bile olsa başardı. Oysa Cumartesi günü caddede GS Store poşetiyle gezenler , sarı kırmızı formasıyla dolaşanlar vardı. Ben Fenerbahçeli arkadaşlarımla çimlerde biramı içerken maçı bile konuşmayacak kadar değersiz buluyorduk. Neticede bu nihayetinde bir derbi fakat sonucunun etkisiz olduğu bir maçtı. Tabi basın rahat duramadı ; "kim ne kadar gol atmış" , "Drogba gol atarsa çimlerde kayacak mı ?" , "emniyet güçleri nasıl tedbirler alacak ?" , "Cüneyt Çakır hatalı karar verir mi ?" diye fitili yavaştan ateşledi. Ne oldu ? Gencecik bir çocuk hayatını kaybetti ve bu kez Milliyet gazetesi utanç verici bir haberle o çocuğun Real Madrid atkısıyla Fenerbahçe maçını izleyen fotoğraflarını yayınladı. Cahilin başka bir bedene kör bıçağı saplamasını , o çocuğun hayatta olmayışına bir takım zihinisizlerin hak vermesini ister bir tavırla o fotoğrafı yayınlayan Milliyet yerin dibine girsin.
Buna ek olarak ; Televizyonlarda şiddeti lanetleyip mafyanın içinde yaşayan , arka odalarda şiddetin en büyük destekçisi olmaktan çekinmeyen o insanların da bu utanç müzesinde yeri hazır. Gerçekten başkası adına ben utanıyorum , utanıyorum ve yine utanıyorum.

Sonuç

Geçen sezon Süper Final zımbırtısında kalp kriziyle hayatını kaybeden bir Galatasaray taraftarı , İnönü'de bıçaklanarak ölen gencecik bir çocuk ve tek suçu tuttuğu takımın maçını formasıyla seyretmek olan 20 yaşında bir Fenerbahçe taraftarı. Bundan önce senelerdir yaşananlar , Trabzon'da Fenerbahçe için başlayıp hemen hemen 3 büyük takıma karşı da sergilenen nefret tiyatorsu ve İzmir derbilerinden gelen acı haberler. Şampiyonluklarını yıldızlarda değil kanla kazananların liginde alkışlamak için hala erken mi ? Bir şeylerin düzelmesi için , en azından şiddetin bu denli sert yaşanmaması için adım atmak için yeteri kadar canımız yanmadı mı ?
Galatasaray kulübü şampiyonluk kutması yapmayacakmış. Madem öyle , buradan başlasın o zaman bir şeyler. Bir anneye anneler gününde evlat acısı yaşatmanın , kaçan hiçbir şampiyonluk kadar yürek acıtmayacağını görsün herkes. Galatasaray formasıyla Anadolu , Fenerbahçe formasıyla Avrupa yakasında gezmek yürek istemesin , o kutsal formaları savaşa giden askerin zırhı gibi giymesin kimse. Her gün ölüm haberiyle sarsılan , gencinden yaşlısına acıya bu kadar alışmış bir toplum daha çok bağlanmasın bu acıya. Herkes elini vicdanına koyup eğrisini doğrusunu ortaya çıkarsın.

Çünkü futbol , asla şiddet değildir.

Hiç yorum yok: