20.03.2012

Galatasaray - Sivasspor : Kanatlı İntihar


Galatasaray 0 - 1 Sivasspor


Galatasaray 3 gün önce ezeli rakibini deplasmanda adeta sahadan silmiş , 11 yıl sonra galibiyet son dakikada direkten dönmüş. Taraftar coşkulu , şampiyonluk şarkıları söyleniyor ve arada Türkiye Kupası maçı var.

Maç öncesi kadrolara bakıldığı zaman Galatasaray kadrosunda göze batan 3 değişiklik vardı ; Muslera , Melo ve Elmander. Bunun ne demek olduğunu ilerleyen dakikalar daha iyi gösterdi fakat oraya gelmeden önce biraz olsun maçı anlatmak lazım.


Kim ne derse desin bu ligin en iyi yerli teknik direktörlerinden birisi Rıza Çalımbay. Zamanında yıllarını verdiği kulübün yöneticileri tarafından tam tabiriyle haksızlığa uğramasaydı şu an çok daha farklı bir kariyeri olabilirdi.
Bu maça da belli bir sistemle başlamış Rıza hoca ; Galatasaray'ın yakaladığı havayı ve seyircisi önünde oynayacak olmasının avantajını bildiği için rakibin baskını kabul ederek başladı oyuna. Ekmeğine yağ süren ise Melo ve Elmander'in yokluğu olur biraz. Bu bölümde Baros'un boş alan bulamaması , Necati'nin ise ender aldığı topları kontrol bile edememesi Galatasaray'ı pozisyon bulamamaya itti.

Galatasaray oyunu yönlendiren ve rakibini kendi sistemine mecbur bırakan bir takım. Zaten bu sezonun özetini de böyle yazabiliriz. Bunu sağlayan en önemli faktör yapılan pas sayısı , zira kanatlardan istediği verimi alamayan bir takımın rakibini çözmesinin ve daha önemlisi oyununun kontrolunu ele geçirmesinin tek yöntemi de bu. Oysa Sivasspor karşısında topla oynamaya yüzdesi yüksek fakat o topları pozisyona çevirme becerisi aynı oranda düşük olan Galatasaray'ı Rıza Çalımbay'ın 40. dakika sürprizi bekliyordu : Derbiden yorgun dönen rakibini 40. dakika üzerine çeken Sivasspor , ilk yarının bitimine 5 dakika kala yarattığı baskıyı ikinci yarıda da sürdürünce golü buldu. Dakika 50 skor 0-1.

Fatih Terim sanırım bu sezon oyuna ilk kez bu kadar kötü müdahalelerde bulundu. Önce Sabri'yi oyuna alması , ardından Engin Baytar - Sercan Yıldırım değişikliği akıl karı değildi.
Geri kalan dakikaları tek tek anlatmaya gerek yok ; Galatasaray'ı önde karşılayan ve kontra atağa mükemmel çıkan Sivasspor maç boyunca 4-5 tane net pozisyon yakaladı. Bu pozisyonlar çok başarılı bitmese bile Ufuk Ceylan'ın performansı sanırım Galatasaray'ın göze batmayan iki isminden birisi olmasını sağladı.

Maçı Sivasspor 0-1 kazanarak çeyrek finale yükseldi fakat benim yazım asıl bundan sonra başlıyor...


* Artık şu olur olmaz pozisyonlarda yere yatmak , skor avantajını oyunu futbol dışı hareketlerle soğutarak korumak bitsin. Hadi ikili mücadeleye giren oyuncunun kendini yere bırakmasına yürek sızladı diyelim , tozluğunu çıkarıp yerlere uzanmak nedir ?

* Baros Galatasaray'a geldiğinde golcü olduğu söyleniyordu fakat Baros kariyeri boyunca hiçbir zaman golcü olmadı. Futbola başladığı yıllarımuaf tutarak konuşuyorum , gittiği her takımda pres futbolunun bir silahı olarak kenarda kaldı hep. Ha işini iyi yapmadı mı ? Yaptı.
Fakat Elmander'in Galatasaray'a gelmesi ve ara transfer döneminde takıma katılan Necati'nin harika bir form yakalaması yabancı sınırlamasındaki Baros'a yolu gösteren hamleler oldu. Hafta sonu Fenerbahçe maçında direğe takılan topu gol olsa adını tarihe yazdırabilirdi fakat 3 gün sonra Sivasspor maçında inanılmaz etkisiz bir oyun oynaması ve geldiği günden beri vazgeçmediği "elle top kontrol etme" ve "olmaz pozisyonlarda kendini yere bırakma" alışkanlıklarına devam etmesi sonuna hazırlık gibi oldu.
Zaten Elmander gibi son topa kadar mücadele eden bir futbolcunun yanında Baros'a kızmamak futbol tanrılarına da inançsızlık sayılır.

* Sabri uzun bir süreden sonra maça çıktı ama keşke çıkmasaydı. Sabri Galatasaray taraftarıdır doğru ama bu yetmez. Zaten millet olarak şu "x oyuncu şu takımı tutuyormuş" hastalığından da vazgeçmemiz lazım , yeri gelmişken söyleyeyim.
Her neyse , Sabri oyuna girip sağ açık oynamaya başladığı andan itibaren yaptığı pas hataları ve etkisiz futboluyla sınırlı kalmadı , aynı zamanda Eboue'nin de ileri çıkmasına mani olmuş oldu. Bunu son 10 dakikada Eboue'nin isyan edip ileri çıkmaları ve nispeten daha etkili pozisyonlar yaratamasından da anlayabiliriz. Fatih Terim asla bir futbolcusuna kuyu kazmaz fakat Sabri'yi bu maçta oyuna sokarken taraftarın uzun süredir dillendirdiği "Sabri şu oturmuş takıma geri dönmemeli" düşüncesini yıkmak için oyuna alması Sabri'nin "hizmetleri için teşekkür plaketini" kabul etmesine dönüştü.

* Riera'nın bu takımda hala nasıl forma şansı bulduğunu bilim adamları araştırsın. Başka sözüm yok.

* Sercan Yıldırım sadece Galatasaray'ı değil futbolu bıraksa yeridir. Bir futbolcunun maç boyunca hiçbir başarılı hareket yapamamasının , -gerçek anlamda- ayakta bile duracak gücü olmamasının başka bir neticesi olamaz.

* Sivasspor iyi top oynuyor , kondisyonunu son dakikaya kadar koruyabiliyor. Bunu takım olarak yapabilmek başlı başına bir iş ama Eneramo da başlı başına bir takım. Ujfalusi'nin Galatasaray geldiğinden beri bu kadar etkisiz oynadığı ve sinirlendiği başka bir maç daha yok , sanırım olamaz da.

* Rıza Çalımbay Sivasspor'a temiz bir sayfa açmak istiyor , umarım bunun önüne geçecek şeyler yaşanmaz.

* Hakem Kamil Abitoğlu iki takım için de berbat bir maç yönetti. Olmaz yerlerde tam tersi faul kararı verirken vermesi gereken faullerin neredeyse hiçbirisini çalmadı. Özellikle Sivasspor'a ofsayt verdiği pozisyon ve son dakikada Galatasaray'a vermediği penaltı skandalın en önde bayrak taşıyanı.



Neticede Galatasaray etkisiz bir futbol oynadı ve Sivasspor maçı hak ederek kazandı. Burada Galatasaray için konuşulması gereken esas konu 2 hafta önce deplasmanda 4 gol attığı rakibine evinde pozisyon bulamaması. Üstelik o maçta da iyi bir futbol oynamamasına rağmen.

Hiç yorum yok: