30.08.2015

Değişmeyen 17 Yıl: Türk Futboluna Özet


Hakan Ünsal'ın kariyerindeki belki de en güzel golü attığı gün, Fenerbahçe'de uzun yıllar sürecek bir hükümdarlığın başladığı gündü.


Aziz Yıldırım'ın günümüze kadar devam eden, bazı dönemler istifa edip geri dönmesiyle taçlanan başkanlığının başladığı 15 şubat 1998 tarihinden bugüne kimler girmedi ki kulübün kapısından; Joachim Löw, Nicolas Anelka, Ariel Ortega, Roberto Carlos, Mustafa Denizli, Aykut Kocaman, Zico,  Alex De Souza...

17 yıllık başkanlığı süresince teknik direktör koltuğu 18 defa değişti. Göreve başladığı gün takımın başındaki Otto Baric'i ve iki farklı dönemde takımı çalıştıran Christoph Daum'u saymazsak takımı 16 farklı teknik adama emanet etti.

Başkanlığında Fenerbahçe futbol takımının 6, ezeli rakibi Galatasaray ise 9 lig şampiyonluğuna şahitlik etti. Avrupa kupalarında 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali ve avrupa ligi yarı finali görmesine karşın ezeli rakibi Uefa kupası ve Uefa Süper Kupasını kazandı, şampiyonlar liginde 2 kez çeyrek finale yükseldi.

Güncel adıyla Spor Toto Süper Lig'de Galatasaray ve Fenerbahçe'nin 14'er şampiyonluklarının bulunduğu sezon federasyon ''Kulüpler her 5 şampiyonluk için 1 yıldız takacak'' dediğinde 3. yıldızı ilk takan kulüp olma yarışında Fenerbahçe ezeli rakibinin arkasında kaldı, ikinciliğinin kesinleştiği evindeki son maça 'tamamı yıldızlarla kaplı' formayla çıktı. Aynı hikaye geçtiğimiz sezon bu kez 4. yıldız için tekrarlandığında Fenerbahçe'nin sahada bol yıldızlı formaları yoktu,  onun yerine Fenerium'da -1912'den itibaren kazanılan şampiyonlukların hesaplandığı- 5 yıldızlı formalar yer aldı.

Yeri geldi resmi siteden rakiplere, an geldi televizyondan rakip takım futbolcularına tepki gösterdi. Ortada konusu bilr yokken Galatasaray üzerinden Ergin Ataman'a  ''Bi hoca hem kulübü hem milli takımı çalıştıramaz'' dedi, üstelik Tanjevic milli takımın başındayken Fenerbahçe'ye imza attıran da kendisiydi. Asıl ilginç olan ise kulübün simgelerinden kabul edilen Alex De Souza için taraftarların tezahüratına sahaya inerek yaptığı anons oldu. Bazı dönemleri kimsenin anlam veremediği çıkışlarla süslese de daha çok rakipleriyle uğraştı, hatta Galatasaray'ın Uefa Kupası zaferini 'tesadüf' olarak değerlendirdi.

Fenerbahçe taraftarları stadyumlarında dakikalarca olmayan şampiyonluğu kutladığında da, ezeli rakibi Galatasaray final maçı olmak üzere iki defa Şükrü Şaraçoğlu'nda şampiyonluk kutladığında da başkan kendisiydi.

Eleştiriye tamamen kapalı oluşu yüzünden protesto edilmeye de tahammül edemedi. Protestolar transfer dönemlerine uzak vakitlerde olduğunda asabi demeçler verirken transfer dönemlerinde taraftarı dizginleyecek hamleler yaptı; Galatasaray'a 3. yıldızı kaptırdığı sezonun ertesinde Ariel Ortega'ya, mağlubiyet 4. yıldıza geçince Van Persie, Nani gibi isimlere imzayı attırdı.


Yaptığı iyi şeyler olmadı mı? Tesisleşme ve kulübü kurumsallaştırma anlamında ciddi işler yaptı, yapmaya da devam ediyor. Kimilerince eleştirilse de stada para kazandıracak bir taraftar profili kazandırdı, transferdeki hamleleriyle de o seyircilere kombine ve forma satmayı bildi.

Aslında Aziz Yıldırım, Türk halkının en sevdiği profili çizerek dikta etmeyi seçti ve günün sonunda koltuğunda kalan hep o oldu. Belki planlamasını rakiplerine göre değil, başında bulunduğu kulübe göre yaparak devam etseydi yine eleştirilecek ama tarihe adını başka şekilde yazdıracaktı. O hep günü kurtaran bir tercih yaptı, sadece günü kurtardı...

Hiç yorum yok: