15.12.2012

Ya Dünyanın Sonuysa ?

*21 Aralık tarihine 5 gün kala oynanan bu maç , senelerdir söylenen "Alt tarafı bir maç yahu dünyanın sonu değil ya !" söylemine karşı ironik bir tezat oluşturuyor.

 
Galatasaray , ligin 16. haftasında Fenerbahçe'yi konuk ediyor.
Şöyle kabaca baktığımızda içerde çok iyi olmayan bir Galatasaray , deplasmanda ise çok kötü bir Fenerbahçe var. Galatasaray geçen sezon da içerde çok kötü sonuçlar alıyordu fakat Fenerbahçe'nin deplasman kabusu çok yeni değil.

Nedenleri tartışılır fakat bu kadar zıt gidişatı olan iki takımın mücadelesini kestirilemez yapan derbi olması. İnsanlar her Galatasaray - Fenerbahçe derbisi öncesi olduğu gibi yine gergin , basın yine fitilin başında kibritle , takımlar hakkındaki gündem sürekli değişiyor.


Teknik Analiz

Galatasaray'ın bu sezon istediği futbolu bir türlü oynayamamasında bazı faktörler ön planda ; Ujfalusi'nin sakatlığı , Melo'nun formsuzluğu , Engin Baytar'ın sezon başında takımdan uzun süreliğine uzak kalması , Hamit'in gelişi ve formsuzluğu , Eboue'nin akıl almaz düşüşü.

Galatasaray geçen sezon da topa hakim olmayı isteyen , buna bağlı olarak pozisyon geliştiren ve rakibi oyunun her anında pozisyon vermeye zorlayan bir takım halindeyken bu sezon bu plan çok rahat işlemiyor. Sezon başında Umut Bulut'un çok fazla koşacağını ve rakibi bunaltacağını bilenler Fatih Terim'in tercihinin sebeplerini de anlamıştı. Üstelik Umut , hemen her maçta gol atmaya başlayınca Elmander'in alternatifi olmaktan çıkıp Elmander'i alternatif yaptı. Fakat aynı Umut'un yaşadığı düşüş işleri biraz olsun değiştirdi. Tabi bu noktada takımın gol yükünü özellikle Avrupa maçlarında çeken Burak Yılmaz işin rengini de değiştirdi.

Bütün bunların yanında Ujfalusi'nin sakatlığı o meşhur tabirle tandemi bozdu. Dany'e bakınca sağlam ama fazla risk alan , Semih'e bakınca Ujfalusi'nin yanında tecrübeden de beslenen fakat Dany ya da başka bir partnerle birlikte tecrübesiz kalan bir görüntü ortaya çıktı. Baktığınız zaman Galatasaray 5 büyük ligin liderleri arasında en çok gol yiyen ikinci lider. Burada ilk sırayı Manchester United'ın alması da enteresan bir istatistik olabilir.

Melo konusu ise çok başka bir konu. Melo formsuz olduğu zaman ikinci bölgede işler Galatasaray adına zorlaşıyor , üstelik bu takımın üçüncü bölgesine kadar uzanıyor. Melo geçen sezon asli görevini yerine getirirken buna ek olarak hücuma katkı yapıp gol bile atıyordu. Bu sezon Melo'nun gol atamamış olması (Beşiktaş maçında kendi kalesine attığı gol hariç) durumu açıklamaya yetiyor gibi. Bu formsuzluk bahsettiğim üçüncü bölgede Selçuk İnan'ın işlerini de aksatıyor.


Fenerbahçe cephesinde ise durum daha net ; "hızlı oyna , bitirici ayaklarla topu buluştur ve gol at". Tabi yapabilirsen.

Bu noktada Fenerbahçe'yi en çok zorlayan husus takımın tam anlamıyla bir sisteme sahip olmaması. Aykut Kocaman'ın iddia ettiği gibi fazla koşan , topu hızlıca rakip sahaya taşıyan ve sonucu bu tempoyla yakalayan bir Fenerbahçe görüntüsünü özellikle deplasman maçlarında izleyemedik. Bu tespitten Avrupa maçlarını muaf tutmak zorundayız elbette çünkü Fenerbahçe'nin Avrupa arenasında aldığı en iyi sonuçlar deplasman maçlarındaydı.

Fenerbahçe'nin elinde Sow ve Kuyt gibi çok güçlü iki hücum silahı bulunurken geri bölgede Meireles'in varlığı da takım direncini arttırıyor. Belki Meireles henüz çok fazla göze batmıyor fakat böyle adamların işi de zaten budur ; "işini en sessiz biçimde yapmak"

İleri çıkışlarda Gökhan Gönül her zaman sağlam bir alternatif fakat Hasan Ali Kaldırım'ın formu ve yeteneği Fenerbahçe'nin yerden yükselemeyen kanadı. Özellikle Caner Erkin'in sol açık bölgesinde oynamasıyla birlikte o bölge daha çok güvensizlieşiyor. Bu noktada Fenerbahçe'yi Galatasaray'dan en çok ayıran özellik olan az gol yeme becerisini devreye sokan da stoperler. Bekir İrtegün'ün artan formu ve Yobo'nun istikrarına Volkan Demirel'in performansı da eklenince sonuç ortada.


Kritik Eşleşmeler

Burak Yılmaz - Yobo : Tahminimce Aykut Kocaman'ın kafasındaki eşleşme bu olur. Burada önemli olan Yobo'nun performansından çok Burak Yılmaz'ın ne yapacağı. Şayet Burak Yılmaz gol yollarını fazlasıyla kullanır ve sonucu hem kanatlardan gelecek ortalar , hem defansın arkasına atılacak uzun toplarla ararsa gol ve hatta gollerle buluşması normal bir sonuç olur.

Felipe Melo - Meireles : İki oyuncunun da ayrı ayrı oynayacağı oyunu ele alarak söylüyorum ; hangisi takımına daha fazla katkı yaparsa o takım bir basamak üste çıkar. Topu sürüklemek , pas trafiğini yönetmek ve rakip hücumlarını engellemek maçın kilidi olabilir. Tabi Galatasaray'ın daha baskılı oynayacağını düşünerek Melo'nun daha konsatre olması gerektiğini söylemek de lazım.

Eboue - Hasan Ali Kaldırım : Bir karşılaşma olarak bakacak olursak şahsi fikrim Eboue'nin dirilişi ya da düşüşün hız aldığı bir eşleşme olması muhtemel. Eboue'nin böyle bir atmosferde böyle bir rakibe karşı bütün bu avantajları lehine çevirmesi çok zor değil.

Dany - Sow : Sow gibi kuvvetli olmasından daha önemlisi sürpriz hamleler yapabilen bir oyuncuyu daha atletik , daha dirençli bir yapısı olan Dany'nin savunması daha mantıklı gibi görünüyor. Tabi gereksiz noktalarda risk alması olumsuz bir özelliği fakat bu maç için bunları törpüleyebileceğini düşünüyorum. Diğer yandan Sow'un bu maçta gol atması ilginç olmaz.

Semih Kaya - Kuyt : Kuyt gibi haraketli ve hırslı bir oyuncuyu onun özelliklerina hazi olan Semih kontrol edebilir. İki oyuncunun da maçı kazanmak için vereceği mücadele seyir keyfi açısından da güzel olacaktır. Tahminimce iki oyuncu da takımınlarının gidişatına bakmaksızın iyi bir performans ortaya koyacak.

Riera - Gökhan Gönül : Daha önce de söyledim ; bir oyuncu kendi bölgesinde bu kadar kötü oynarken bir tık arkada nasıl böyle bir performans yakalr anlaşılır değil. Bu açıdan Riera , uzun yıllardır Galatasaray'ın sol bek bölgesinden yakalayamadığı rüzgarı takımına bu derbide sağlayabilir fakat bunun önünde duracak bir Gökhan Gönül gerçeği de var. Üstelik Gökhan Gönül'ün özellikle Ali Sami Yen'de oynanan o meçhur maçta attığı gol her zaman önlem alınmayı hak ettiğini gösteriyor.

Muslera - Volkan Demirel : Geçen sezon Galatasaray'ın evinde kazanrak çıkış yakaladığı Fenerbahçe maçında Volkan Demirel'in performansı belkide tarihi bir farkın önüne set koymuştu. Bu maçta bana göre en önemli isim Volkan Demirel zira Galatasaray'ın oyun yapısına bakacak olursak çok fazla mesai haracaması gerekecek. Tabi Muslera'nın kritik maçlarda gösterdiği performansında etkisiyle , konsantrasyonunu bozmadan maçı tamamlaması özelliği maçın kaderini belirler.


Özet

Galatasaray baskılı başlayıp rakibin direncini kırmak için hücum ederken Fenerbahçe bu baskıya direnç göstermeye çalışacak gibi gözüküyor. İki kılıçtan birisi tepeden inerken diğerine uyguladığı baskı her zaman daha etkilidir , tabi arada ciddi bir alaşım farkı yoksa. Bu iki kılıca bakınca pek bir alaşım farkı göremiyorum , sonucu o kılıcı tutan eller belirler ;

Fatih Terim - Aykut Kocaman

Hiç yorum yok: