Bundan 1 gün öncesine kadar kime sorsanız
-ki ben dün blog yazımda da aynısını yazdım- Galatasaray'ın
rakibi bunaltan bir oyun oynayacağını söylerdi. Fakat sahada
çok başka bir Galatasaray ve
nispeten farklı bir Fenerbahçe vardı.
İlk 15 Dakika
Oyunun özellikle
ilk 10 dakikasında beklenen bir tablo ortaya çıktı ; Galatasaray bastırıyor , Fenerbahçe direniyor. O dakikalarda
Hamit'in direkten dönen topu ve
ilk 7 dakikada kullanılan yanlış hatırlamıyorsam
4 korner var.
Bu tip maçlarda senelerdir Fenerbahçe'nin kazanmak için yaptığı en önemli şey de zaten bu. Oysa Galatasaray bu alışkanlığa neredeyse yeni yeni alışıyor. Bu noktada Galatasaray'ın kazanmak için isabet yakalamasının yanında şansa da ihtiyacı oluyor. Fakat baskılı oyun her an gelebilecek bir gol demek.
Gollerin duran toptan gelmesi Galatasaray için elbette
ekstra yazılabilir fakat özellikle ilk golü ayrı bir yere koymak lazım.
Riera yapılabilecek
en iyi ortayı yaptı , orada topa kim vursa , top
kime çarpsa zaten gol olurdu , zaten oldu da.
Fenerbahçe'nin golü ise Galatasaray'ın
gereksiz paniği sonrası bir anda ortaya çıktı.
Hasan Ali Kaldırım'ın ligde ilk golünü , üstelik
sağ ayağıyla atması enteresan bir not olarak yazılabilir. Maç boyunca devam ettiği şekilde Galatasaray topları hızlı ve tek seferde kullanamadığı için ciddi bir bedel ödemek durumunda kalıyordu.
Bire Bir
Maç öncesinde en merak ettiğim konu
Dany ve
Semih ikilisinin
Sow -
Kuyt ikilisine nasıl bir adam paylaşımı yapacağıydı. Maç içinde bu eşleşme değişkenlik gösterse bile ilk dakikalarda Dany'nin fazla risk alan oyun yapısı
Kuyt'a pozisyon yakalama imkanı tanıdı.
Oyun içinde Galatasaray'ın Fenerbahçe'ye
oyuncu anlamında forvet hattı hariç boyun eğmediği bir gerçek. Buna ek olarak bazı bölgelerde öyle bir dengesizlik oluştu ki , maçın bütün dengeleri değişti. Örneğin
Meireles'in
inanılmaz kötü performansı ve onun karşılığında
Melo'nun istekli olması. Gerçi iyi bir ilk yarıdan sonra
vasat bir ikinci yarı çıkaran Melo da çok iyi kabul edilemez fakat en azından Meireles'in karşısında artıyı kaptı.
İleri bölgeleri göz önünde bulundurursak Galatasaray'ın forvet hattı Fenerbahçe'ye göre çok etkisiz kaldı. Bence ligin rakibi yıpratmak anlamında açık ara en iyisi
Sow. Tabi Sow'un bu kondisyonuna Kuyt gibi efor sarfeden bir oyuncu da eklenince rakip tandem muhakkak hata veriyor. Yine de bugün özellikle
Semih Kaya'nın hatasıza yakın futbolunu alkışlamamak olmaz.
Bütün bunların ötesinde maçın en kilit noktalarından birisi
Amrabat -
Gökhan Gönül mücadelesi oldu. Belki görüntüde Amrabat çok iyi işler yapmadı fakat Gökhan Gönül gibi ileri çok fazla çıkan bir oyuncunun temposunu defansta çok güzel eritti. Zaten sırasıyla
Caner Erkin'in çıkması ve
Krasic'in girmesi gibi kanat etkinlikleri de bu durumla fazlasıyla alaklıydı.
Stratejiler
Fatih Terim bu maçla birlikte kendisindeki en büyük değişimlerden birisini gözler önüne sererek hatalarından geri dönebileceğini gösterdi. Gerek
Old Trafford'da oynanan
Manchester United , gerek TT Arena'da oynanan
Braga maçında takımı fazlasıyla hücum oynatması bir hataydı. Bu taraftarın yer yer hoşuna giden , gurur duyduğu bir anlayış olabilir fakat hedefleri olan takımların
-o denli yüksek potansiyelleri yoksa- diretmemesi gereken bir anlayış. Bu maçta uzun zaman sonra oyuncu değişikliklerini
süreyi eritmek ,
top tutmak ve
rakibin temposunu düşürmek için kullandı Fatih Terim. Şayet Galatasaray hücum oynasaydı
pozisyon bulurdu ama geçmiş örneklere bakarak oyunu riske atmak pek mantıklı da değil.
Aykut Kocaman için söyleyebileceğim
1 olumlu 1 olumsuz şey var. Öncelikle bu maçta takımını oyunun büyük bölümünde
geri çekmeyerek önemli bir karar vermiş oldu. Bu sebeple Galatasaray'ın da ileri rahat çıkmasını engellediği gibi çok fazla
pozisyon da vermemiş oldu. Tabi bunu yaparken takımının kondisyonunun
son 10-15 dakikada bu kadar düşeceğini hesap edemedi , hatalar zinciri de burada başladı.
Kondisyonu düşen bir takımdan kötü oynayan , sarı kartı bulunan bir Meireles'i çıkarmak yerine takımı yönlendiren
Baroni'yi çıkarınca ipleri de kendi elinden bırakmış oldu. Bu değişiklikten sonra
Krasic'i oyuna alması bıçağı daha da derine sapladı.
Stoch değişikliği Kuyt'ın
sakatlığı sebebiyle tercihen bir değişiklik olmayabilir fakat tepki gösterdiğin bir oyuncuyu böyle bir maçta 77'de oyuna almak
intihar gibi bir şey olsa gerek.
Halis Özkahya
Hakemin maça müdahale tarzı çok önemli.
Halis Özkahya daha çok kart gösteren , oyuncuların sertliklerini cezalandıran bir hakem. Benim maç öncesi ve maç sırasındaki tahminim Caner Erkin'in atılacağıydı , Aykut Kocaman da aynı şekilde düşünmüş olacak ki daha fazla riske girmedi.
Pozisyonlarda çoğunlukla doğru kararlar vermesinin yanında son bölümlerde seri biçimde kart göstermesi doğal bir sonuç. En başta
Meireles'in
iki kartı da bana göre
doğru , hatta d
aha önce bile atılabilirdi. Meireles'in yanlış görmediysem Halis Özkahya'ya yaptığı bir hareket var ve bu hareketi 2 kez tekrar ediyor. Eğer yanlış görmediysem cezası büyük olur.
Bunun dışında tansiyonu belli bir seviyede tutmayı başarması bile maçı iyi yönettiğine işaret.
Duran Top Kullanmak
Maçın kaderini skor anlamında belirleyen en önemli faktör
duran toplar oldu. Bu noktada Galatasaray'ın geçtiğimiz uzun bir dönemden sonra
son 2 sezondur bunu lehine çevirebildiğini söylemek mümkün.
Selçuk İnan hakkında bir şeyler söylerken konuyu hep
Hamit ve
Melo'ya bağladım , bugün de iş orada bitti. Şu artık bir gerçek ki ; Selçuk İnan'ın TT Arena'da
klasikleşen Fenerbahçe derbisindeki frikik golleri Galatasaray için inanılmaz bir önem teşkil ediyor.
Gol ile alakalı olarak benim görüşüm sonucu açık bir frikik olduğu. Selçuk İnan'ın
frikik tarzı o bölgelere çok yatkın ,
top barajı geçtiğinde %90 gol oluyor. Çünkü Selçuk topa ne sert ne yavaş vuruyor. Zaten oradan topa biraz sert vursanız inişe geçmesi için yeterli mesafe olmadığı için kaleyi bulamaz , fazlasıyla yavaş vurursanız topu kaleciye teslim edersiniz. Selçuk bu işin en iyisini biliyor desem abartmış olmam. Üstelik bu maçta olduğu gibi çoğu frikiği Selçuk İnan kendisi kazanıyor , yani fırsatı da kendisi yaratıyor.
Koreografi
Sanırım bu maçın en güzel olayı bu koreografi. Galatasaray tribünleri bu işi çok iyi yapıyor ,
dünya standartlarında ve
belki de onun bile üstünde işlere imza atıyor.
Pankartın hikayesi ufakça şöyle ; Geçen sezon
son maçta Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda kazanılan
şampiyonluk sonrası çıkan
olaylar , Galatasaray'ın
kupayı alması ve sezonun bitişi olan
Mayıs ayı vurgulanmış. Tabi bu koreografinin en ince ayrıntısı ,
Fenerbahçe'yi betimleyen görselde kullanılan adamın daha önce Fenerbahçe tribünlerinde açılamayan bir koreografideki adamın aynısı olması.
Galatasaray devre öncesi
puan farkını 5'
e yükselterek liderliğini sürdürdü. Bakalım
21 Aralık'ta ne olacak ?
Not : Koreografi esnasında çalan şarkı Mustafa Sandal'dan geliyor.