22.12.2012

Karabükspor 3'lemesi


 Fenerbahçe 1:3 Karabükspor


Galatasaray'ı deplasmanda 1-3 mağlup ederken herkes Karabükspor'un ne kadar iyi kontra atağa çıktığını konuşuyordu. Lua Lua , Shelton ve Ahmet İlhan bu işi en iyi yapan oyuncular olarak göze battı. Fakat Karabükspor bu istikrarını devam ettiremedi ve ligde çok iyi bir yerde değildi. Bütün veriler ışığında Fenerbahçe'nin Karabükspor'u mağlup edebileceği , üstelik evinde olmasının avantajı konuşuldu.

Karabükspor aynen Galatasaray maçında olduğu gibi sahaya en olması gereken sistemle çıktı ama bu kez daha ofansif bir görüntüleri vardı. Bunun en önemli sebebi , Fenerbahçe'nin ileri çıkamaması , özellikle kanat oyuncularının inanılmaz kötü oynamasıydı. Fenerbahçe'nin pas yapan , şut çeken , kanatları kullanan diye tabir edilen sistemine yakından baktığınızda altından kocaman bir yalan çıkıyor. Özellikle pozisyon üretemediği maçlarda Fenerbahçe'nin neredeyse tek kozu Sow'a şişirilen toplar. Tabi bunun çözümü gayet basit ; "Sow'u iki kişiyle kontrol etmek".

Maçı izlerken Karabükspor'un son toplarda başarılı olması halinde maçı kazanbileceğini ve hatta 2-3 fark yakalayabileceğini söylemiştim. Zaten Karabükspor'un attığı goller de dahil olmak üzere bütün tehlikeli pozisyonları bu şekilde gelişti. Çok iyi pas yapıyorlar , dar alanda müthiş bir pres anlayışları var ve her şeyden önemlisi topu ileri hızla çıkarırken adam da eksiltebilen oyuncuları var.

Aykut Kocaman'ın gidişatı aşağı doğru bir ivme kazanmış durumda. Önce Galatasaray'a karşı içerde kazanamayan bir yapı yarattı ve şimdi evinde çok zor mağlup olan bir takımın psikolojik üstünlüğünü yok etti. Bütün bunların yanında takıma bir katkısı olsa sorun yok ama o konuda da iyi bir yerde değil. Elinde taraftarı kontrol edebilecek tek şey olarak Avrupa Ligi kalmışken bütünüyle oraya kanalize olması mantıklı olur gibi duruyor.

Maçla ilgili diğer önemli bir konu ise taraftarın ikiye bölünüp bir kısmının yönetim ve Aykut Kocaman'ı protesto etmesi , bir kısmının buna tepki vermesiydi. Bazı anlarda "I love you Alex" sesleri bile duyuldu.


Devre arası Fenerbahçe'de işler karışır.


21.12.2012

Gangnam Style !


Artık hemen herkesin bildiği Gangnam Style şarkısı gün itibariyle Youtube'da 1.000.000.000 izlenme sayısına ulaşmış. Videonun 4:13 dakika olduğunu düşünürsek yaklaşık 4 milyar 130 milyon dakika yapar. Toplam kaç yıl izlendiğini siz hesap edin.


Bu da Holosko'nun Gangnam Style dansı ;


20.12.2012

Herkes Mutlu : Galatasaray - Schalke 04


İki tarafın da en çok isteyeceği kura gerçekleşti. Ne böylesine karmaşık bir döneminde Schalke'nin Real Madrid'i , ne bu kadar tecrübesiz bir takımken Galatasaray'ın Barcelona'yı isteyecek durumu vardı. Gerçi Barcelona'yı istememek için tecrübesiz olup olmamanın pek önemi yok.

Burada yanlış olan nokta Schalke maçlarını geçilmiş bir tur olarak görmek. Evet , seyirci desteği , takım kalitesi ve tecrübesi olarak ihtimaller içinden en iyisi Schalke olabilir fakat işi bu kadar basite indirgemek doğru değil diye düşünüyorum.

Sadece bizim insanımızın akıl edebileceği tarzda kura senaryoları ise ilgi çekici ; "Sıcak toplar out ,  uzaktan titreşimli toplar in"


 Maçlar 20 Şubat 2013 ve 12 Mart 2013 tarihlerinde oynanacak. Umarım her şey güzel olur.

19.12.2012

Eboue !



Maç çıkışı TT Arena'da bir taraftar Dany'i Eboue zannediyor.

17.12.2012

#1 Spor Reklamları


 Kendimden Not : Pepsi benim için içecek olarak da reklamları anlamında da Coca Cola'dan hep bir adım öndedir.

16.12.2012

Değişken Değerler : Galatasaray 2 : 1 Fenerbahçe


Bundan 1 gün öncesine kadar kime sorsanız -ki ben dün blog yazımda da aynısını yazdım- Galatasaray'ın rakibi bunaltan bir oyun oynayacağını söylerdi. Fakat sahada çok başka bir Galatasaray ve nispeten farklı bir Fenerbahçe vardı.


İlk 15 Dakika

Oyunun özellikle ilk 10 dakikasında beklenen bir tablo ortaya çıktı ; Galatasaray bastırıyor , Fenerbahçe direniyor. O dakikalarda Hamit'in direkten dönen topu ve ilk 7 dakikada kullanılan yanlış hatırlamıyorsam 4 korner var.
Bu tip maçlarda senelerdir Fenerbahçe'nin kazanmak için yaptığı en önemli şey de zaten bu. Oysa Galatasaray bu alışkanlığa neredeyse yeni yeni alışıyor. Bu noktada Galatasaray'ın kazanmak için isabet yakalamasının yanında şansa da ihtiyacı oluyor. Fakat baskılı oyun her an gelebilecek bir gol demek.

Gollerin duran toptan gelmesi Galatasaray için elbette ekstra yazılabilir fakat özellikle ilk golü ayrı bir yere koymak lazım. Riera yapılabilecek en iyi ortayı yaptı , orada topa kim vursa , top kime çarpsa zaten gol olurdu , zaten oldu da.

Fenerbahçe'nin golü ise Galatasaray'ın gereksiz paniği sonrası bir anda ortaya çıktı. Hasan Ali Kaldırım'ın ligde ilk golünü , üstelik sağ ayağıyla atması enteresan bir not olarak yazılabilir. Maç boyunca devam ettiği şekilde Galatasaray topları hızlı ve tek seferde kullanamadığı için ciddi bir bedel ödemek durumunda kalıyordu.

  
Bire Bir

Maç öncesinde en merak ettiğim konu Dany ve Semih ikilisinin Sow - Kuyt ikilisine nasıl bir adam paylaşımı yapacağıydı. Maç içinde bu eşleşme değişkenlik gösterse bile ilk dakikalarda Dany'nin fazla risk alan oyun yapısı Kuyt'a pozisyon yakalama imkanı tanıdı.
Oyun içinde Galatasaray'ın Fenerbahçe'ye oyuncu anlamında forvet hattı hariç boyun eğmediği bir gerçek. Buna ek olarak bazı bölgelerde öyle bir dengesizlik oluştu ki , maçın bütün dengeleri değişti. Örneğin Meireles'in inanılmaz kötü performansı ve onun karşılığında Melo'nun istekli olması. Gerçi iyi bir ilk yarıdan sonra vasat bir ikinci yarı çıkaran Melo da çok iyi kabul edilemez fakat en azından Meireles'in karşısında artıyı kaptı.

İleri bölgeleri göz önünde bulundurursak Galatasaray'ın forvet hattı Fenerbahçe'ye göre çok etkisiz kaldı. Bence ligin rakibi yıpratmak anlamında açık ara en iyisi Sow. Tabi Sow'un bu kondisyonuna Kuyt gibi efor sarfeden bir oyuncu da eklenince rakip tandem muhakkak hata veriyor. Yine de bugün özellikle Semih Kaya'nın hatasıza yakın futbolunu alkışlamamak olmaz.

Bütün bunların ötesinde maçın en kilit noktalarından birisi Amrabat - Gökhan Gönül mücadelesi oldu. Belki görüntüde Amrabat çok iyi işler yapmadı fakat Gökhan Gönül gibi ileri çok fazla çıkan bir oyuncunun temposunu defansta çok güzel eritti. Zaten sırasıyla Caner Erkin'in çıkması ve Krasic'in girmesi gibi kanat etkinlikleri de bu durumla fazlasıyla alaklıydı.



Stratejiler

Fatih Terim bu maçla birlikte kendisindeki en büyük değişimlerden birisini gözler önüne sererek hatalarından geri dönebileceğini gösterdi. Gerek Old Trafford'da oynanan Manchester United , gerek TT Arena'da oynanan Braga maçında takımı fazlasıyla hücum oynatması bir hataydı. Bu taraftarın yer yer hoşuna giden , gurur duyduğu bir anlayış olabilir fakat hedefleri olan takımların -o denli yüksek potansiyelleri yoksa- diretmemesi gereken bir anlayış. Bu maçta uzun zaman sonra oyuncu değişikliklerini süreyi eritmek , top tutmak ve rakibin temposunu düşürmek için kullandı Fatih Terim. Şayet Galatasaray hücum oynasaydı pozisyon bulurdu ama geçmiş örneklere bakarak oyunu riske atmak pek mantıklı da değil.

Aykut Kocaman için söyleyebileceğim 1 olumlu 1 olumsuz şey var. Öncelikle bu maçta takımını oyunun büyük bölümünde geri çekmeyerek önemli bir karar vermiş oldu. Bu sebeple Galatasaray'ın da ileri rahat çıkmasını engellediği gibi çok fazla pozisyon da vermemiş oldu. Tabi bunu yaparken takımının kondisyonunun son 10-15 dakikada bu kadar düşeceğini hesap edemedi , hatalar zinciri de burada başladı.
Kondisyonu düşen bir takımdan kötü oynayan , sarı kartı bulunan bir Meireles'i çıkarmak yerine takımı yönlendiren Baroni'yi çıkarınca ipleri de kendi elinden bırakmış oldu. Bu değişiklikten sonra Krasic'i oyuna alması bıçağı daha da derine sapladı. Stoch değişikliği Kuyt'ın sakatlığı sebebiyle tercihen bir değişiklik olmayabilir fakat tepki gösterdiğin bir oyuncuyu böyle bir maçta 77'de oyuna almak intihar gibi bir şey olsa gerek.


Halis Özkahya

Hakemin maça müdahale tarzı çok önemli. Halis Özkahya daha çok kart gösteren , oyuncuların sertliklerini cezalandıran bir hakem. Benim maç öncesi ve maç sırasındaki tahminim Caner Erkin'in atılacağıydı , Aykut Kocaman da aynı şekilde düşünmüş olacak ki daha fazla riske girmedi.
Pozisyonlarda çoğunlukla doğru kararlar vermesinin yanında son bölümlerde seri biçimde kart göstermesi doğal bir sonuç. En başta Meireles'in iki kartı da bana göre doğru , hatta daha önce bile atılabilirdi. Meireles'in yanlış görmediysem Halis Özkahya'ya yaptığı bir hareket var ve bu hareketi 2 kez tekrar ediyor. Eğer yanlış görmediysem cezası büyük olur.
Bunun dışında tansiyonu belli bir seviyede tutmayı başarması bile maçı iyi yönettiğine işaret.



Duran Top Kullanmak


Maçın kaderini skor anlamında belirleyen en önemli faktör duran toplar oldu. Bu noktada Galatasaray'ın geçtiğimiz uzun bir dönemden sonra son 2 sezondur bunu lehine çevirebildiğini söylemek mümkün. Selçuk İnan hakkında bir şeyler söylerken konuyu hep Hamit ve Melo'ya bağladım , bugün de iş orada bitti. Şu artık bir gerçek ki ; Selçuk İnan'ın TT Arena'da klasikleşen Fenerbahçe derbisindeki frikik golleri Galatasaray için inanılmaz bir önem teşkil ediyor.
Gol ile alakalı olarak benim görüşüm sonucu açık bir frikik olduğu. Selçuk İnan'ın frikik tarzı o bölgelere çok yatkın , top barajı geçtiğinde %90 gol oluyor. Çünkü Selçuk topa ne sert ne yavaş vuruyor. Zaten oradan topa biraz sert vursanız inişe geçmesi için yeterli mesafe olmadığı için kaleyi bulamaz , fazlasıyla yavaş vurursanız topu kaleciye teslim edersiniz. Selçuk bu işin en iyisini biliyor desem abartmış olmam. Üstelik bu maçta olduğu gibi çoğu frikiği Selçuk İnan kendisi kazanıyor , yani fırsatı da kendisi yaratıyor.


Koreografi

  
Sanırım bu maçın en güzel olayı bu koreografi. Galatasaray tribünleri bu işi çok iyi yapıyor , dünya standartlarında ve belki de onun bile üstünde işlere imza atıyor.

Pankartın hikayesi ufakça şöyle ; Geçen sezon son maçta Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda kazanılan şampiyonluk sonrası çıkan olaylar , Galatasaray'ın kupayı alması ve sezonun bitişi olan Mayıs ayı vurgulanmış. Tabi bu koreografinin en ince ayrıntısı , Fenerbahçe'yi betimleyen görselde kullanılan adamın daha önce Fenerbahçe tribünlerinde açılamayan bir koreografideki adamın aynısı olması.







Galatasaray devre öncesi puan farkını 5'e yükselterek liderliğini sürdürdü. Bakalım 21 Aralık'ta ne olacak ?


Not : Koreografi esnasında çalan şarkı Mustafa Sandal'dan geliyor.

15.12.2012

Ya Dünyanın Sonuysa ?

*21 Aralık tarihine 5 gün kala oynanan bu maç , senelerdir söylenen "Alt tarafı bir maç yahu dünyanın sonu değil ya !" söylemine karşı ironik bir tezat oluşturuyor.

 
Galatasaray , ligin 16. haftasında Fenerbahçe'yi konuk ediyor.
Şöyle kabaca baktığımızda içerde çok iyi olmayan bir Galatasaray , deplasmanda ise çok kötü bir Fenerbahçe var. Galatasaray geçen sezon da içerde çok kötü sonuçlar alıyordu fakat Fenerbahçe'nin deplasman kabusu çok yeni değil.

Nedenleri tartışılır fakat bu kadar zıt gidişatı olan iki takımın mücadelesini kestirilemez yapan derbi olması. İnsanlar her Galatasaray - Fenerbahçe derbisi öncesi olduğu gibi yine gergin , basın yine fitilin başında kibritle , takımlar hakkındaki gündem sürekli değişiyor.


Teknik Analiz

Galatasaray'ın bu sezon istediği futbolu bir türlü oynayamamasında bazı faktörler ön planda ; Ujfalusi'nin sakatlığı , Melo'nun formsuzluğu , Engin Baytar'ın sezon başında takımdan uzun süreliğine uzak kalması , Hamit'in gelişi ve formsuzluğu , Eboue'nin akıl almaz düşüşü.

Galatasaray geçen sezon da topa hakim olmayı isteyen , buna bağlı olarak pozisyon geliştiren ve rakibi oyunun her anında pozisyon vermeye zorlayan bir takım halindeyken bu sezon bu plan çok rahat işlemiyor. Sezon başında Umut Bulut'un çok fazla koşacağını ve rakibi bunaltacağını bilenler Fatih Terim'in tercihinin sebeplerini de anlamıştı. Üstelik Umut , hemen her maçta gol atmaya başlayınca Elmander'in alternatifi olmaktan çıkıp Elmander'i alternatif yaptı. Fakat aynı Umut'un yaşadığı düşüş işleri biraz olsun değiştirdi. Tabi bu noktada takımın gol yükünü özellikle Avrupa maçlarında çeken Burak Yılmaz işin rengini de değiştirdi.

Bütün bunların yanında Ujfalusi'nin sakatlığı o meşhur tabirle tandemi bozdu. Dany'e bakınca sağlam ama fazla risk alan , Semih'e bakınca Ujfalusi'nin yanında tecrübeden de beslenen fakat Dany ya da başka bir partnerle birlikte tecrübesiz kalan bir görüntü ortaya çıktı. Baktığınız zaman Galatasaray 5 büyük ligin liderleri arasında en çok gol yiyen ikinci lider. Burada ilk sırayı Manchester United'ın alması da enteresan bir istatistik olabilir.

Melo konusu ise çok başka bir konu. Melo formsuz olduğu zaman ikinci bölgede işler Galatasaray adına zorlaşıyor , üstelik bu takımın üçüncü bölgesine kadar uzanıyor. Melo geçen sezon asli görevini yerine getirirken buna ek olarak hücuma katkı yapıp gol bile atıyordu. Bu sezon Melo'nun gol atamamış olması (Beşiktaş maçında kendi kalesine attığı gol hariç) durumu açıklamaya yetiyor gibi. Bu formsuzluk bahsettiğim üçüncü bölgede Selçuk İnan'ın işlerini de aksatıyor.


Fenerbahçe cephesinde ise durum daha net ; "hızlı oyna , bitirici ayaklarla topu buluştur ve gol at". Tabi yapabilirsen.

Bu noktada Fenerbahçe'yi en çok zorlayan husus takımın tam anlamıyla bir sisteme sahip olmaması. Aykut Kocaman'ın iddia ettiği gibi fazla koşan , topu hızlıca rakip sahaya taşıyan ve sonucu bu tempoyla yakalayan bir Fenerbahçe görüntüsünü özellikle deplasman maçlarında izleyemedik. Bu tespitten Avrupa maçlarını muaf tutmak zorundayız elbette çünkü Fenerbahçe'nin Avrupa arenasında aldığı en iyi sonuçlar deplasman maçlarındaydı.

Fenerbahçe'nin elinde Sow ve Kuyt gibi çok güçlü iki hücum silahı bulunurken geri bölgede Meireles'in varlığı da takım direncini arttırıyor. Belki Meireles henüz çok fazla göze batmıyor fakat böyle adamların işi de zaten budur ; "işini en sessiz biçimde yapmak"

İleri çıkışlarda Gökhan Gönül her zaman sağlam bir alternatif fakat Hasan Ali Kaldırım'ın formu ve yeteneği Fenerbahçe'nin yerden yükselemeyen kanadı. Özellikle Caner Erkin'in sol açık bölgesinde oynamasıyla birlikte o bölge daha çok güvensizlieşiyor. Bu noktada Fenerbahçe'yi Galatasaray'dan en çok ayıran özellik olan az gol yeme becerisini devreye sokan da stoperler. Bekir İrtegün'ün artan formu ve Yobo'nun istikrarına Volkan Demirel'in performansı da eklenince sonuç ortada.


Kritik Eşleşmeler

Burak Yılmaz - Yobo : Tahminimce Aykut Kocaman'ın kafasındaki eşleşme bu olur. Burada önemli olan Yobo'nun performansından çok Burak Yılmaz'ın ne yapacağı. Şayet Burak Yılmaz gol yollarını fazlasıyla kullanır ve sonucu hem kanatlardan gelecek ortalar , hem defansın arkasına atılacak uzun toplarla ararsa gol ve hatta gollerle buluşması normal bir sonuç olur.

Felipe Melo - Meireles : İki oyuncunun da ayrı ayrı oynayacağı oyunu ele alarak söylüyorum ; hangisi takımına daha fazla katkı yaparsa o takım bir basamak üste çıkar. Topu sürüklemek , pas trafiğini yönetmek ve rakip hücumlarını engellemek maçın kilidi olabilir. Tabi Galatasaray'ın daha baskılı oynayacağını düşünerek Melo'nun daha konsatre olması gerektiğini söylemek de lazım.

Eboue - Hasan Ali Kaldırım : Bir karşılaşma olarak bakacak olursak şahsi fikrim Eboue'nin dirilişi ya da düşüşün hız aldığı bir eşleşme olması muhtemel. Eboue'nin böyle bir atmosferde böyle bir rakibe karşı bütün bu avantajları lehine çevirmesi çok zor değil.

Dany - Sow : Sow gibi kuvvetli olmasından daha önemlisi sürpriz hamleler yapabilen bir oyuncuyu daha atletik , daha dirençli bir yapısı olan Dany'nin savunması daha mantıklı gibi görünüyor. Tabi gereksiz noktalarda risk alması olumsuz bir özelliği fakat bu maç için bunları törpüleyebileceğini düşünüyorum. Diğer yandan Sow'un bu maçta gol atması ilginç olmaz.

Semih Kaya - Kuyt : Kuyt gibi haraketli ve hırslı bir oyuncuyu onun özelliklerina hazi olan Semih kontrol edebilir. İki oyuncunun da maçı kazanmak için vereceği mücadele seyir keyfi açısından da güzel olacaktır. Tahminimce iki oyuncu da takımınlarının gidişatına bakmaksızın iyi bir performans ortaya koyacak.

Riera - Gökhan Gönül : Daha önce de söyledim ; bir oyuncu kendi bölgesinde bu kadar kötü oynarken bir tık arkada nasıl böyle bir performans yakalr anlaşılır değil. Bu açıdan Riera , uzun yıllardır Galatasaray'ın sol bek bölgesinden yakalayamadığı rüzgarı takımına bu derbide sağlayabilir fakat bunun önünde duracak bir Gökhan Gönül gerçeği de var. Üstelik Gökhan Gönül'ün özellikle Ali Sami Yen'de oynanan o meçhur maçta attığı gol her zaman önlem alınmayı hak ettiğini gösteriyor.

Muslera - Volkan Demirel : Geçen sezon Galatasaray'ın evinde kazanrak çıkış yakaladığı Fenerbahçe maçında Volkan Demirel'in performansı belkide tarihi bir farkın önüne set koymuştu. Bu maçta bana göre en önemli isim Volkan Demirel zira Galatasaray'ın oyun yapısına bakacak olursak çok fazla mesai haracaması gerekecek. Tabi Muslera'nın kritik maçlarda gösterdiği performansında etkisiyle , konsantrasyonunu bozmadan maçı tamamlaması özelliği maçın kaderini belirler.


Özet

Galatasaray baskılı başlayıp rakibin direncini kırmak için hücum ederken Fenerbahçe bu baskıya direnç göstermeye çalışacak gibi gözüküyor. İki kılıçtan birisi tepeden inerken diğerine uyguladığı baskı her zaman daha etkilidir , tabi arada ciddi bir alaşım farkı yoksa. Bu iki kılıca bakınca pek bir alaşım farkı göremiyorum , sonucu o kılıcı tutan eller belirler ;

Fatih Terim - Aykut Kocaman

5.12.2012

Son 16 !


Braga 1 : 2 Galatasaray

İlk dakikalarda rakibin baskısını kaldıramayan , çok fazla top kaybeden ve bütün bunların neticesinde pozisyonlar veren bir Galatasaray vardı sahada. Portekiz temsilcisi bütün iç karışıklığının öfkesini Galatasaray'a yöneltmiş gibi başladı , herkesin beklediği gibi golü de attı.

Maçın ilk kısmı ve belki ilk yarısı bu.

İkinci yarıda oynaması gerektiği gibi oynayan , Amrabat'ın oyuna girmesinin de katkısıyla en azından bir kanadı iyi kullanan ve ilk yarıya oranla daha iyi pas yapan bir Galatasaray vardı. Amrabat'ın artık klasikleşen ortasında gol diye ayağa kalkmayan ne Galatasaray'ı , ne Burak Yılmaz'ı ne de Ambrabat'ı tanımıyordur. İkinci golü anlatmaya gerek yok , Selçuk İnan'ın yapması gereken işi yaptığında neler olduğu ortada.
Burak Yılmaz gol sayısını 6 yaparak C. Ronaldo ile birlikte gol krallığında ilk sırada. Messi aradan çıktı.

Benim Galatasaray'la alakalı olarak Fatih Terim'e tek itirazım Hamit ; Hamit'i eleştirdiğim zaman futboldan anlamadığıma kadar giden karşıt eleştiriler alıyorum fakat Hamit hakkında fikirlerim değişmedi. Oyunu yavaşlatan , atak varyasyonlarını kısıtlayan ve çok fazla top kaybeden bir Hamit değil tek sorun , Hamit'in bu insiyatif alan tavrı Selçuk İnan'ın da oyun anlayışı ve maç içindeki sıcaklığını yok ediyor. Bu maçta da görüldüğü gibi Hamit'in olduğu ve olmadığı Galatasaray gibi Selçuk da iki farklı şekilde karşımıza çıkıyor.
Kısacası Hamit bu takıma olmadı , olacağını da çok zannetmiyorum.

Maceranın Devamı

Kim ne derse desin bu sonuç Galatasaray'ın uzun vadeli hedefleri için gayet yeterli. Millet olarak her şeyin bir anda , plansız programsız olmasına çabalasak bile sonuç ortada. Galatasaray yönetimi ve teknik ekibi bu takımı önce Şampiyonlar Ligi'ne sokup , zaman içinde seviyesine buraya sabitlemek çabasında. Bu kadar büyük bir aradan sonra bu turnuvaya katılıp son 16 takım arasına kalmak planın işlediğini gösteriyor. Tabi iyi bir kura işi çok farklı yerlere de getirebilir ama o kuranın ne olduğuna bakmadan yorum yapabilmek için bu uzun vadeli plana güvenmek şart.

Kuralar 20 Aralık Perşembe günü çekiliyor.


Bütün bunlara ek olarak Manchester'dan gol haberi beklemeden kendi işini kendisi halleden Galatasaray yüz akı , gurur vesiledir.


Ek not : 6 maç sonunda puan durumu 12 - 10 - 10 puan şeklinde sonuçlanan 2 trajik grup var ; E ve H grubu. Üçüncü olan takımlara sabır diliyorum.

Nesta ft Gomez - Fail

 

"Alessandro Nesta ve Mario Gomez'in normal olmayan hikayesi"

  

4 İhtimalli Maç


Bugün Galatasaray futbol takımı için önemli bir viraj. Şayet tur atlanırsa Galatasaray'ın gelecek 10 senesi daha iyi planlanabilir , Avrupa Ligi yolunu tutarsa vites küçültülebilir.

Maça bakacak olursak bu tip maçların 4 ihtimali var ; galibiyet , mağlubiyet , beraberlik ve diğer maçtan gelecek sonuç. İşi şansa bırakmak olmamalı , Galatasaray maçı kazanmalı.

Braga'nın resmi sitesinden yapmış ve daha sonra tepkilere karşılık kaldırmış olduğu duyuru enteresan. Futbola siyasetin , ideolojinin yahut dinin karışması akıl alır gibi değil. Braga kulübü bu işi "Hristiyan mücadelesi" yapmış durumda. Umarım bu baskı Galatasaray takımını olumsuz etkilemez.
Teknik anlamda bakıldığında , Braga Uefa AL'de yarı final oynadığı sezon dahil hep defansif ağırlıklı ve kontra atak futbolu oynayan bir takım oldu. Az gol yiyor ve evlerinde deplasmana nazaran daha kötü sonuçlar alıyorlar. Tabi burada esas konu Galatasaray'ın nasıl oynayacağı ?

Topa hakim olabilecek , bitirici özelliği daha yüksek olan ve atakları hızlı yönlendirebilecek bir takımın sahada olması şart. Cris bu maç için düşünülmesi bir yana stada bile götürürmemeli , Engin Baytar'dan fayda sağlanmalı.


Kulaklar Theatre of Dreams'de kalmasın.