Galatasaray 1 : 1 Schalke 04
"
Schalke revir gibi" , "
Schalke kolay rakip" , "
Huntelaar da yok" ve dahası.
Türkiye'nin bu en büyük basın - yayın organları bile
Schalke'den bi habermiş , bunu gördük. Takımın revir olduğunu iddia edip
Galatasaray'ın fark atmaktan başka hiçbir sonucunu başarı kabul etmeyeceği imaları altında başladı maç.
Baskı yaratmak
Galatasaray maça baskılı başlayamadı. İlk 4-5 dakikayı saymazsak oyunun neredeyse tamamı Schalke'nin kontrolünde geçti. Bu noktada Fatih Terim'in bu tip iki ayaklı maçlara , özellikle Şampiyonlar Ligi ağırlığına ayak uydurduğunu söylemek mümkün fakat dozu biraz kaçmış gibiydi.
Bu tip maçlarda evinizde oynamanın avantajıyla rakibi boğmanız gerekir , oysa sahadaki Galatasaray'ın böyle bir eylemi olmadığı gibi niyeti de yok gibiydi. Eğer böylesine diri takımların rüzgarını tersine çevirmezseniz fırtına oluyor , sonuçları telafi edilemez boyutlara ulaşabiliyor.
Schalke 04
Basınımız Schalke'yi tanımlarken "kolay kura" ilk söylenen sözdü. Bunu hepimiz de söyledik ama buradaki kolay kavramı diğer olasılıklar içinde göze batan bir tabirdi. Yoksa Schalke Şampiyonlar ligi arenasında oynadığı futbolla gayet üst düzey bir takım görüntüsünde. Bu maçla birlikte 7. maçlarını mağlubiyetsiz geçtiler ki bu çok önemli bir istatistik.
Klasik bir Alman disiplini görüntüsüyle oyun sistemin bozmadan 90 dakika oynamak kolay değil. Üstelik Schalke'nin 3-4 tane net pozisyonunun olduğu yerde Galatsaray kısır kalıyorsa burayı iyi düşünmek lazım.
Şok etkisi
Gerek Galatasaray'ın bu sezon içerde oynadığı Avrupa maçları , gerek kamuoyunun beklentisi sonucu maçı baskılı oynaması beklenen Galatasaray'ı terse yatıran Schalke'nin oyun anlayışı oldu. Rakibin sahasına ve üstelik ilk maçta bu kadar baskı kurmak , hücuma yönelik oynamak ev sahibini de şaşırtır ki ziyadesiyle şaşırttı. Yoksa ne Schalke çok mükemmel oynadı ne de Galatasaray berbat bir futbol sergiledi. Tabi bilhassa ilk yarıda Galatasaray'ın şanslı olduğu 2 , Schalke'nin 1 pozisyonu vardı ; Huntelaar'ın direk dibinde vuramadığı top ve Semih Kaya'nın müdahalesiyle milimetrelerin konuştuğu pozisyon Galatasaray'ın şansıyken Hamit Altıntop'un artık klasikleşmiş şanssızlığının ete kemiğe (daha doğrusu direğe) büründüğü pozisyon Schalke adına maçın dönüm noktasıydı bile denebilir.
Zemin
Zemin berbattı demek övgü olur. Böyle bir ortamda değil güzel futbol , ayakta durmak bile başarı. Bu anlamda sahadaki -hakem dahil- herkesi tebrik etmek lazım. Galatasaray'ın bu sezon Cluj maçında yaşadığı zemin problemi başka bir şekilde tekrar etti. Belki bu zemin Beşiktaş maçına yetişmesi açısından biraz erken kullanıma koyuldu ama acil bir tedbir lazım. Ben Galatasaray yönetiminin yerinde olsam bugünden geç olmamak kaydıyla çalışmalara başlar , gerekirse içerde oynanacak 1-2 lig maçını feda ederim. İşin futbol kısmının ötesinde sağlıklı bir zemin olmaması çok önemli. Neden bilmiyorum ama özellikle Galatasaray takımından hemen hiç kimse ayakta kalamadı.
Drogba - Burak : DrogBurak
Burak'ın attığı gol muazzamdı. Tahmin ediyorum bu tur maçlarının ilk ayağında atılan en güzel gol olabilir. Fakat gole baktığımızda gözümüze en çok Drogba , daha sonra Selçuk batıyor. Sneijder'in takımda tam anlamıyla uyum sağladığı tek isim Drogba ve bu bile çok şeyi açıklıyor.
Bütün bunlar işin biraz detayı ama benim asıl dikkat çekmek istediğim şey Drogba'nın Burak'la olan uyumu. Belki saha içinde üst düzeye çıkan bir uyum değil henüz ama Drogba'nın Burak'a attığı ve ofsayt olan pozisyon bile çok şeyin açıklamasıydı.
Drogba'nın yaşını tartışanlar yavaş yavaş lafı çevirmeye başlıyor.
Amrabat - Hamit - Eboue
Bugün sahanın en kötü 3 ismi yukarıda. Hamit yavaş kaldı , golde rakibin atağını başlatan hamleyi yaptı. Orada topu kullanabileceği bir alan ya da pas verebileceği bir arkadaşı yoktu ama o tecrübede bir oyuncunun topu hiç değilse takımı lehine bir atışa çevirebilmesi gerekirdi. Bu takımda neredeyse hiç kimse bu pozisyonlarda top kaybetmenin gole kadar gidecek bir reaksiyonun başlangıcı olduğunu onun kadar bilemez sanırım.
Amrabat oyuna girdikten 2 dakika sonra sarı kart görerek kendi kendine kilidi vurdu. Agresif oyun tarzı takdiri hak ediyor fakat gördüğü kartın gereksizliği onun bu agresif yapısının da kontrolsüzlüğüne işaret. Buna ek olarak Amrabat dikine oynamayı sevmesine karşın tam anlamıyla bir etki yaratmaktan fazla uzak. Bunun en önemli sebeplerinden birisi boş alan bulamaması elbette fakat buna çözüm olabilecek bir ikili oyuna girişmekten kaçınması açıklanabilir değil.
Eboue'nin giderek düşen formunun en temel sebebi oyuna konsantre olmakta güçlük çekmesi. Geçen sezon sahanın her yerine koşan Eboue'nin yerine yenisi gelmiş ve bu yeni Eboue önündeki topa bile hamle yapmaktan kaçınıyor. Bana kalırsa Sabri'nin forma şansının bu kadar az olduğu bir dönemde ona formayı hediye ediyor , hatta etti.
Selçuk - Sneijder
Eskiden de çok fazla koşan Selçuk İnan'ın Sneijder'in gelişiyle birlikte oyun için görevleri de değişmeye başladı. Bir anlamda yükü hafiflerken diğer anlamda artıyor fakat Selçuk performansından hiçbir şey kaybetmiyor. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta , Sneijder'in kreatif yönüyle oyunu yönlendirecekse hangi bölgede oynayacağı. Dahası ilk yarı boyunca inanılmaz bir efor sarf etmiş bir Selçuk'tan ikinci yarı oyunu iki yönlü oynamasını istemek , bunu yaparken Sneijder'i oyundan almak macera aramak oldu. Şahsen ilk yarının sonunda Hamit - Amrabat değişkliği ve akabinde Sneijder'in kanadını Amrabat'la değiştirmesini beklerken -ki bu en basit kombinasyondu- Fatih Terim , Hamit'i oyunda tutarak Amrabat'ı solda oynattı ve Riera'nın da hali hazırda etkisiz hücumlarının üstüne Ambrat'la ölü bir kanat ortaya çıktı. Oysa Fatih Terim rakibin maç boyunca sağ kanattan yarattığı etkiyi bile kopya çekseydi en azından dengeli bir maç olabilirdi.
Hakem
Hakem William Collum kusursuza yakın maç yönetti. Oyunun hızını hemen hiç kesmeden kuralları bire bir uygulaması maçın sertleşmesini de engelledi. Üstelik yukarıda bahsettiğim gibi bu zeminde maç yönetmek bile takdiri hak ediyor.
Rövanş
İki ayaklı maçlarda evinde alacağın beraberliğin en güzeli kuşkusuz 0-0 , skor arttıkça rövanş için şans da azalıyor. Schalke'nin ikinci maçta oyuna bu kadar hızlı başlamasını beklemiyorum ama bugün Galatasaray kadar pasif kalmayacağı da aşikar. Bu anlamda sahada tam bir taktik savaş yaşanacak ama bu turu en az teknik direktörler kadar takımına getirebilecek olanlar takımın tecrübeli isimleri. Sakin olan , oyun disiplininden kopmayan takım turu geçer zaten.
Basınımız bu maç sonrası ve rövanş öncesi takıma yapılan yatırımlar hakkında yazıp çizmeden söyleyelim ; Galatasaray turu geçmese bile iflas etmiyor.