15.02.2013

Akhisar'da Didier


Ligin açılış maçında Eskişehirspor'u mağlup ettikten sonraki ilk galibiyeti için 7 hafta beklemek zorunda kalmıştı Akhisar. Bu sezon ligin puan ortalamasının düşüklüğünden de yararlanarak bu kötü performansına rağmen düşme potasının 5 puan gerisinde. Üstelik rakibi Gaziantepspor'un , Beşiktaş deplasmanına gidecek olsa bile maç eksiği var.

Bana kalırsa ligin kalitesinden fazlaca uzak bir görüntü sergiliyorlar. Oynadıkları futbolun tam anlamıyla bir açıklaması , futbol adına güzel olduğuna dikkat çekilebilecek bir noktası yok denecek kadar az. Buna rağmen bugün Galatasaray karşısında iyi direndiğini söylebiliriz. Zira gollerin 2 dakika içinde gelmiş olmasına da bakarsak durumun Akhisar açısından daha iyi olduğu söylenebilir.

İlk yarıda Akhisar , cılız 2-3 pozisyon dışında pozisyon üretemeyen Galatasaray'ı Gekas ağırlıklı avlamaya çalıştı. İlk yarıdan gol çıkmamasını şu tablo biraz özetleyebilir sanırım ;


Bu tabloyu daha ilginç yapan iki önemli nokta var ; birincisi Selçuk İnan'ın oyun içindeki koşu mesafesi , ikincisi Umut Bulut'un geçmiş maçlardan daha az efor sarf ettiği gerçeği. Baktığımız zaman Akhisar takımında en az koşan Çağdaş'ın bile Galatasaray'ın en çok koşan oyuncusu Sabri'den sadece 3 metre az koştuğunu görüyoruz. Çağdaş sonrası ise inanılmaz bir eforun eseri. Sanırım bu yukarıda bahsettiğim Akhisar'ın iyi denebilecek ender özelliklerinden birisi.


İkinci yarı / Drogba


 Drogba için kötü yorum yapmak , olumsuz bir şeyler söylemek , fayda sağlamayacağını iddia edip bunu yaşıyla desteklemek olsa olsa bir futbol cehaletinden ibaret olabilir. Çıktığı ilk maçta gol atmasından daha önemlisi attığı golün detayları , pozisyon öncesi , daha sonrasında hazırladığı gol ve takımı bir anda yönlendirmesi. Drogba oyuna girdiği andan maçın bitiş düdüğüne dek takıma liderlik ederken Galatasaray'ın oynaması gereken futbolu oynamasını da sağladı. Özellikle oyuna girdiği ilk 10 dakika içinde takımın tek pas trafiğini yükseltmesi dikkat çekiciydi. Bir diğer husus ise Drogba ile birlikte Sneijder'in de oyuna ciddi müdahalesi oldu. Oyun vizyonu bu kadar geniş olan iki oyuncunun maça etkisi de o kadar derin oluyor. Bu yüzden ki golün de içinde olan adamın Drogba ve Sneijder olmasına şaşırmamak gerek.
Bunun yanında Drogba'nın Galatasaray'a katkı sağlayacağı kesin olan bir diğer konu ise hücum hattı ve orta saha arasında köprü niteliği taşıyabilmesi. Bu anlamda ne Burak Yılmaz ne Umut Bulut ne de Elmander  böyle etkili değil. Rakibe sırtını verip topu kontrol etmek , ardından oyun kurucuya topu başarılı biçimde aktarmak Drogba'nın zaten çok iyi yaptığı bir iş fakat Galatasaray'da bunu daha sık ve kusursuza yakın yapması gerekiyor.

Kaleciler - Sarı kart

Maç içinde önce Oğuz Dağlaroğlu daha sonrasında Muslera'nın kalesini terk edip itiraz ederek sarı kart görmesi affı kolay hatalar değil. Ben oyuncuların itiraz etmesini de çok fazla anlayamıyorum ama maç içi tansiyon hasebiyle buna anlayış gösterilebilir fakat bir kalecinin bu kadar gereksiz pozisyonlarda kart görmesi akıl alır değil.

İlginç bir not ise ; Oğuz Dağlaroğlu maç öncesi "Drogba'dan gol yememem lazım , Alex Türkiye'de ilk golünü bana atmış ve bu yıllarca konuşulmuştu" demiş. Alex'in golünü hatırlamıyorum ama bu golde yapabileceği çok fazla bir şey olmayan Oğuz yine de çok fazla konuşulur.

Hiç yorum yok: