10.11.2013

İki Farklı İstikamet: Fenerbahçe - Galatasaray



Öncelikle derbinin klasik haline gelen görüntülerine ufak tefek hadiseler hariç şahit olmadığımız için iki takım oyuncularını da tebrik etmek lazım diyelim ve geçelim maça.

Ersun Yanal - Roberto Mancini
 
Mancini henüz ligi tanıma aşamasında bir hoca ve sistemini kısa sürede oturtması beklenemez. Zaten lig ortasında teknik direktör değiştirdikten sonra ivme kazanmak çok gerçekçi gelmiyor bana. Bütün bunlar tamam ama asıl sorun Mancini'nin kullandığı sisteme kendisinin bile inanmaması; çünkü Mancini'nin 4-3-3 çıktığı ve sistemini çok da kötü uygulamadığı bir maçın ikinci yarısına akıl almaz bir şekilde çıktı. Oyun başlamadan önce diziliş 4-3-3 ama takım daha çok 4-5-1 gibi oynuyor. Bunun sebebi ise Drogba ve Burak arasındaki kalite ve mental fark. Burak kanatta oynadığı zaman içeri girmeyi, içeride oynadığı zaman kanatlara inmeyi resmen düşünemiyor. Bu durumda Drogba'nın yalnızlığı giderek bir kaosa dönüşmeye başlıyor.

Ersun Yanal için benim fikirlerim çok fazla değişmedi açıkçası. Şu an ligde en yakın rakibinin 4 puan önünde olan takımının iyi futbol oynadığını söylemek zor. Evet, Aykut Kocaman'ın takımına göre daha agresif ve hücumu düşünen, tempolu bir Fenerbahçe var ama pozisyon üretme konusunda çok becerikli ve yaratıcı değiller. Ayrıca şu an için ligin çok üstünde seyreden bu kondisyon bir yerden sonra düşüşe geçecektir, bu sebeple şampiyonu şimdiden ilan etmek saçmalık.

 İlk 45 Dakika

Galatasaray Kadiköy'e sanıldığı gibi yenilmemek için değil, topla fazla oynamadan yenmek için gelmişti. Tabi bu taktiği Kadiköy'de, üstelik bu oyuncularla yapmak hayalciliğin son noktası. Hızlı hücum yapabilecek, özellikle son bölgede o topları iyi kullanabilecek kilit oyuncuların bile bu kadar kötüyken. Manisaspor günleri dahil hayatımda izlediğim en kötü Selçuk İnan vardı mesela bugün sahada. Selçuk pas hatası yapmaz dedikçe n basit topları bile rakibe verdi, kaptırdı, top ezdi.
Ceyhun Gülselam benim beğendiğim bir oyuncu ve bence bugün Galatasaray'ın en iyilerindendi. En iyi derken, çok kötünün en iyisi.

İlk 25 dakikada iki takımın da gol atabilecek görüntüsü vardı fakat bu bağıran bir gol değildi, hani kısmet gibi biraz. Böyle maçlarda bir futbolcu çıkıp -bugün Chedjou'nun yaptığı gibi- affedilmez hatalar yapınca ip orada kopuyor işte. Pozisyon net penaltı, Chedjou net affedilmez bir hata yaptı.

Son 45 Dakika

Devre arasında benim aklımda kondisyonu zayıfayan, eforunu fazlaca harcayan Fenerbahçe'yi köşeye sıkıştırabilecek bir Galatasaray vardı ama ikinci yarı yine hayatımda izlediğim en anlamsız topla oynamayı gerçekleştirdi Galatasaray; ne pozisyon var, ne şut var, ne tehike var, ne duvar pası ne iyi bir orta...
Fenerbahçe ikinci yarıda Emenike, Sow ve Webo üçlemesini kullanıp sonuca hızlı ataklarla gitmek istedi, başardı da. Bu noktada Mancini'nin Dany konusunda neden bu kadar ısrar ettiğini, Emenike karşısında ne kadar zorlandığını görüp göremediğini, zaten en başında neden Dany'den sol bek yaratma sevdasına düştüğünü anlamadım, anlayamayacağım. Aynı şekilde Burak Yılmaz ısrarını da anlayamadığım gibi.
Bana göre ikinci hatalı değişiklik Engin Baytar oldu. Tamam Galatasaray her bölgede kötüydü ama Engin Baytar'ın geçtiğimiz sezonlarda top ezmek dışında ne yaptığını birisi çıkıp anlatsın. Bana kalırsa Engin de gidenler arasında biletini acilen almalı.

Bülent Yıldırım

Bana kalırsa Bülent Yıldırım derbilerin hakemi değil. Bunu kötü bir maç yönettiği için söylemiyorum ama bu tansiyonu kontrol edemediği çok açık. Bazı kartları geç vermesi, bazılarını hiç vermemesi, bazı olmayan faulleri çalıp bazı net faulleri es geçmesi buna en büyük örnek. Ayrıca uzatma sürelerini iyi seçemedi ve yan hakemlerin de katkısıyla bazı olmayan pozisyonlara ofsayt çaldı. Bugün maçın kaderiyle çok oynadığı söylenemez ama bu maç berabere ya da Galatasaray lehine bitseydi çok konuşulurdu. Bu yüzden bu tip derbiler için benim oyum öncelikle Cüneyt Çakır, daha sonasında Fırat Aydınus'a.

34. Dakika

Ben de yazımda sesi kısıyorum.


Ek Söylenceler

Maç içinde Volkan Demirel, Cristian ve Sabri için unutmadan bir şeyler söylemek istiyorum:
Öncelikle Volkan'ın kurtartığı penaltı öncesi herkes frikik beklerken penaltı diyen ben, penaltının kaçacağını, hatta Volkan'ın kurtaracağını da arkadaşlarıma söyledim. Zira böyle kötü bir futbolun sonunda o penaltı gol olmaz, böyle motive bir Volkan o penaltıyı yemez. Zaten penaltıyı kurtardıktan sonra Melo'dan yıllar öncesinin intikamını almışçasına bir tepki gösterdi Volkan.

Galatasaray taraftarı olduğum için değil, Cristian'dan her halukarda nefret ediyorum. Bu maçlarda hemen her türlü gerginliği yaratan, futbol dışında her şeyi yapan ve bu işlerin piyonu gibi hareket eden Cristian'ı hiç sevmeyen Fenerbahçe taraftarı arkadaşlarımın sayısı da epey fazla. Bugün o gol atacağına keşke Sow atsaydı, öyle netim.

Sabri'nin artık futbola vereceği hiçbir şey kalmamış, bunu oynamadığı bir derbide bile sarı kart görerek bize gösterdi. Hep söylüyorum; bu tip futbolcuların böyle büyük kulüplerde olmaması lazım.


Nihayet

Fenerbahçe önemli bir derbiyi kazanarak Galatasaray'la arasındaki puan farkını 9'a çıkardı.Bu sayılar bu haftalar çok şey ifade etmez ama en azından Galatasaray için yarışın büyük ölçüde bittiğini söylemek lazım. Bunu puan farkı olarak değil, bütün etkenleriyle söylüyorum.

Bu arada maçta

Fenerbahçe'nin 6, Galatasaray'ın 3 şutu
Fenerbahçe'nin 1, Galatasaray'ın 0 korneri
Fenerbahçe'nin 9, Galatasaray'ın 4 ofsaytı
İki takımın da 1'er penaltısı

olduğunu ekleyelim.

Hiç yorum yok: