4.12.2011
Dev Derbi Geliyor !
Kimilerine göre dünyanın 3 numaralı , bize göre 1 numaralı derbisi yaklaşıyor. Takımların vaziyeti enteresan , maç pek ihtimalli. Ben işin daha iyi bildiğim ve beni ilgilendiren Galatasaray kısmını yazmak istiyorum.
Sezon başladığında her şeyin ötesinde şike soruşturması konuşuldu. Enfes haberleriyle her sezon başında yüzlerce ismi sayfalar sanallığında ülke futboluna kazandıran gazetelerimiz bu sebeple zamanlarını daha çok bu konuya kanalize ettiler. Neticede kadrosunu genişletmek yerine mali tabloyu düşünerek küçülmeye giden bir Fenerbahçe ve eksiklerinin farkındalığı ve yeni yönetiminin / teknik heyetinin vizyonuyla geçen sezona oranla daha yerinde transferler yapan bir Galatasaray var.
Geçmişe baktığımız zaman Fenerbahçe'nin mutlak bir üstünlüğü gözüküyor. Geçen sezon derbinin Şükrü Saraçoğlu ayağında iyi bir futbol oynayan ve 10 yıl aradan sonra deplasmandan puan çıkartan Galatasaray rövanşı evinde 1-2 ile kaybetmişti. Maçı hatırlayanların hatırlayacağı ikinci şey ise Galatasaray'ın kondisyonunda yaşanan müthiş düşüştü.
Bu sezona bakacak olursak Fenerbahçe hücum zenginliğinde geçen sezonlara oranla biraz daha zayıf. Sayılarla bakacak olursak ; geçen sezon 13. hafta sonunda 35 gol atan Fenerbahçe bu sezon aynı haftayı 20 gol ile geçmiş. Tabi buna karşılık olarak daha gol yemiş olsa bile Fenerbahçe'nin hücum zenginliğinin azaldığını ve daha kontrollü oynadığını anlayabiliriz.
Galatasaray için ise çok başka bir pencere açmamız gerekiyor. Zira geçen sezon takım içinde yaşanan olaylar ve oluşan kaos takımın performansını olumsuz yönde etkilemişti. Zaten kötü bir futbol sergileyen takım giderek daha kötüsünü yakalamayı başarabildi.
Bu sezon ise Fatih Terim'in takıma kazandırdığı önemli bir karakter var. Hücum oynamak isteyen , pres yapan ve son dakikaya kadar koşan bir takım olma arzusu da cabası. Tabi bu söylediklerimden hangileri ne kadar gerçekleşiyor orası ayrı bir konu fakat burada daha önemli olan şey takımın yıllardır oluşamayan kimliğinin yavaş yavaş belirmesi.
Galatasaray'ın geride kalan 13 haftada göze çarpan en önemli problemi skor üretme konusunda yaşadığı sıkıntı. Fatih Terim'in geçmiş takımdan kalan izleri silme inadına Elmander hayranlığı ve Sercan Yıldırım direnişi de eklenince skor üretmek takımın diğer bölgelerinde oynayan oyuncularına kalıyor. Bu durum en çok Selçuk için sıkıntı oluyor gibi bir görüntü var ; zira ileri uç oyuncularını besleme işini üstlenmesi gereken Selçuk ve Elmander'in uyumu hala bir mucize kıvamında.
Sercan konusu ise ayrı bir hikaye. Ben 23 yıllık hayatımda gol vuruşları hariç bu kadar yetenekli olan çok az futbolcu gördüm. Zaten onların kariyerleri de hep efsane futbolcuların sırtlarında , taraftarların "x'i çok iyi besliyor" cümlelerinin odağında geçti. Oysa Sercan'ın henüz böyle bir durumu da yok.
Diğer taraftan Galatasaray'ın bence Bülent Korkmaz'dan beri yaşadığı bir stoper sorunu var. Takımı ateşleyebilecek , o bölgede sadece görevini yapmakla iştigal eden , savaşçı nitelikte bir stoper Galatasaray'ın en büyük eksiği. Bunu Tomas'ın komedi videolarına malzeme olası sakarlıkları , Meira'nın inanılmaz hataları , Kewell'in stoper oynaması ve Servet'in forvet maceralarında inceleyebiliriz. İşte tam bu noktada Galatasaray'ın en büyük şansı , Allah'ın bir lütfu devreye giriyor ; "Semih Kaya"
Ufak tefek pozisyon hataları ve tecrübesizliğinin verdiği zamanlama problemleri hariç harika bir stoper olmaya adam Semih Kaya. Topu oyuna sokabilen , "aman bende kalmasın" diye düşünmeyen ve pozisyonlara müdahale etmekten çekinmeyen bir futbolcu. Lakin işin derbi kısmında bazı sıkıntılara gebe olma ihtimali de yok değil , tecrübesizlik ve aşırı motivasyon bu yaşlarda olan futbolcular için devasa bir sıkıntı neticede.
Galatasaray konuşurken sol kanat muhabbeti yapmamak olmaz. Sanırım bu konuda bu gözlerin gördüğü en büyük değişimi Hakan Balta gerçekleştirmiştir. Vestel Manisaspor zamalarında hücum gücü yüksek , defansif performansı yeterli olan o adamın gidip bugün izlediğim Haan Balta'ya dönüşmesi tam bir fiyasko. Tabi söz konusu Stoch ve Dia gibi kanat oyuncularına sahip bir Fenerbahçe olduğunda ve maç içinde kanat değiştirebileceklerine ihtimal verdiğimizde Hakan Balta geceyi değiştirecek futbolcu olabilir. Üstelik tam önünde oynayacak oyuncunun Riera olması ihtimali varsa.
Volkan'ın Galatasaray maçlarında gösterdiği performansı söyleme gereği bile duymadığım için direkt Muslera'ya geçiyorum. Benim için bu maçı değiştirecek isim kesinlikle Muslera olacak. Hatırlamayanlar için yazıyorum ; Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi 5-1 mağlup ettiği Türkiye Kupası Final maçının dönüm noktası Mondragon'un özellikle ilk yarının son dakikalarında kurtardığı pozisyonlardı. O performans Galatasaray'ı ateşlemiş , Fenerbahçe'yi psikolojik olarak yıpratmış ve ardından maç 5-1'e kadar gelmişti.
Bugün Muslera'nın performansını ele aldığımız ve bir derbi müsabakası olarak deplasmanda oynanan bir Beşiktaş maçını referans gösterdiğimiz zaman bu sonuca varabiliriz. Tahminim iyi bir maç oynarsa Muslera'nın Galatasaray'ı galibiyete yaklaştıracağı yönünde. Neticede olmadık zamanda gelecek bir gol takımın zaten bozuk olan psikolojisini iyice yıpratacaktır. Bu konuda kalecilerin mesleğinin nankörlükten kahramanlığa geçişini de konu almış olabiliriz.
Bu kısa (böyle bir maç için) yazı boyunca ufak tespitler yaparak işin daha çok Galatasaray boyutunu ele almaya çalıştım. Sonuç ne olursa olsun fanatizm mevzusundan uzak , tarafların birbirlerine şiddet uygulamak için yer aramadıkları ve özellikle bu işin başını çeken insanların kendi taraftarlarını galeyana getirmedikleri bir maç olmasını temenni ederim.
Umarım maç sonunda hakemleri değil futbolun adaletini , 4-3-3 sisteminin yansımalarını konuşuyor oluruz.
Esenlikler dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder